Siğiller toplumda oldukça sık karşılaşılan ve genellikle iyi huylu olan cilt lezyonlarıdır. Siğilin oluşma nedeni virüs kaynaklıdır. Cilt lezyonları HPV virüsüne bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Virüsün 100 e yakın türü bulunmaktadır. Farklı türdeki virüsler vücudun farklı yerlerinde siğil oluşumuna neden olmaktadır.
HPV Virüsü Nedir?
HPV virüsü siğillerin halk arasında dolaşan efsaneye göre kurbağalardan bulaşmadığının bilimsel kanıtıdır. Siğil oluşumunun temeli HPV’dir. Ve bu cilt lezyonları mumyalarda dahi görülmüştür. Yani çok eski zamanlardan beri insan varolan bir sorundur.
Yapısı itibari ile iyi huylu lezyonlardır. Ancak makat ve genital bölgede oluşan bazı türleri rahim ağzı kanserinin oluşmasına neden olabilir. İyi huylu olmasına rağmen bazıları görsel olarak oldukça rahatsız edici ve hatta bazı bireyler için utanç kaynağı olabilmektedir. HPV 16, 18, 31, 33,45, 52 ve 58 türleri rahim ağzı kanserlerinin %90’ının sebebi olarak tespit edilmiştir.
Siğil Türleri
Siğiller oluşum alanlarına ve özelliklerine göre 6 farklı tür olarak kategorize edilmektedir. Vücudun her yerinde çıkabilen siğiller genel olarak eller ve ayaklarda daha sık görülmektedir. Benlerden farklı olarak pütürlü ve karnabahar gibi bir görünüme sahiptir. Ayrıca bulaşıcı olması sebebiyle artış gösterebilir veya başka insanlara geçebilir.
CommonWarts
Commonwarts( verrucavulgaris) yaygın siğiller olarak tanınır. Hpvnin deri ile etkileşimi sonucu oluşan benign (iyi huylu) lezyonlardır. Genel olarak toplumun %10 luk bir kesiminde görülür. (Toplumun genelinde görülme sıklığı net olarak tespit edilememiştir. %10 luk oran genç ve yetişkinler içindir.)
Virüsün 2 ve 4 numaralı tipi nedeni ile ortaya çıkar. En sık görülen etken HPV tip 2’dir. Genellikle el ve ayaklarda görülür. Pembemsi veya deri renginde, pütürlü yapılardır. Her zaman olmasa da kendi kendine geçme ihtimali vardır.
Ailenin geniş olması, tırnak yeme alışkanlığı ve el ile ayakların masere olması durumu gibi verrukaların görülme riskini arttırmaktadır. [3]
Plantar
HPV nin 1 ve 2 numaralı türü ile ilişkilendirilen iyi huylu lezyonlardır. Ayak altında çıkarlar. Bu nedenle zaman zaman nasırla karıştırılabilirler. Ayaklarda oluşan kesikler veya açılmalar virüsün daha hızlı etki etmesine neden olmaktadır. Özellikle havuz, hamam gibi ıslak zeminlerde virüsün aktif olma riski daha fazladır.
Ayak altında oluşması nedeni ile kişilerde rahatsızlığa neden olabilmektedir. Plantarlar yapısal olarak verruklar ile oldukça benzerdir. Ancak Verruka yani commonwartslar deriden dışa doğru büyürken plantarlar deri altında büyümektedir.
Flat
HPV nintip 3,10,28 ve 49 ile ilişkilendirilen iyi huylu lezyonlardır. Düz siğiller olarak bilinir. Diğer siğillerin pütürlü yapışana kıyasla yüzeyleri düz bir yapıdadır. Diğer siğillerden daha küçük ortalama 1 3 mm arasında pürüzsüz yapılardır.
Yüz, kollar ve uyluk bölgesinde görülürler. Ayrıca bu siğilller çocukluk döneminde daha sık görülür. (12-16 yaş arası)
Filiform
Saplı siğiller olarak da bilinir. Siğili deriye bağlayan ince birkaç mmlik bir sap bulunmaktadır. Yüz, saçlı deri, göz kapaklan ve burun delikleri gibi bölgelerde görülür. Oluşum nedeni HPV virüsünün tip 1,2,4,27 ve 29 dur.
Sakal bölgesinde konumlanan filiformlar tıraş sebebiyle yayılma gösterir. Bu duruma Köebner fenomeni yani travma alanında yeni lezyonların oluşması denir. Asemptomatiktirler yani herhangi bir belirti veya şikayete neden olmazlar. Buna rağmen yayılma ve kanama eğiliminde olması nedeniyle tedavisi istenir.
Periungual
Siğiller vücudun deri olan her alanında oluşabilirler. Buna tırnak çevresi ve tırnakların altıda dahildir. Konumları itibariyle oldukça rahatsızlık verici olabilirler. Özellikle tırnak altında olanların büyümesi zaman içerisinde tırnakta ağrıya neden olmaktadır.
Çocuklarda ve ergenlik çağındaki bireylerde görülen tırnak yeme alışkanlığı siğil oluşumları için tetikleyici olabilmektedir. Bulaşıcı olması sebebiyle çocuktan çocuğa geçme riski de bulunmaktadır.
Deri altında büyümesi zamanla rahatsız edici olacağı için fark edilir edilmez tedavi edilmesi faydalı olacaktır.
Kondiloma
Siğiller arasında en can sıkıcı ve en riski olanı kondiloma yani genital ve makat bölgede gelişen siğillerdir. HPV nin 6 ve 11 numaralı tipinden kaynaklı oluşur. Genellikle iyi huylu olmasına rağmen kanserleşme yapan türleri de bulunmaktadır.
15-35 yaş arası bireylerde sıklıkla rastlanan bir sorundur. Hızla yayılma ve bulaşma eğilimindedir. Ayrıca kadınlarda rahim ağzı kanserlerinin büyük çoğunluğunun kaynağında HPV virüsü yatmaktadır.
Makat ve genital bölgede ciddi boyutlu kaşınmalara neden olur. Bu durumda kişileri gündelik yaşamda zor durumda bırakabilir.
Siğillerden Korunma Yolları
Siğillerden korunmak için alınması gereken birkaç önlem bulunmaktadır. Bunun için HPV virüsünün yayılma mekanizmasının anlaşılması etkili olacaktır.
HPV virüsü temas olur olmaz aktif olmak yerine aradan aylar geçtikten sonra da aktif olabilir. Bu sürece ise kuluçka evresi ismi verilmektedir. Kuluçka evresi hakkında farklı yaklaşımlar bulunsa da genel kanı 2 hafta ile 8 ay arası riskli dönem kabul edilmektedir.
Virüs bulaştıktan sonra aktif olmak için kişinin bağışıklık sisteminin zayıfladığı yani direncinin düştüğü anı bekler. Bağışıklık sisteminin zayıflaması ile aktif olur ve siğiller oluşmaya başlar.
Bu nedenle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi virüs bulaşsa bile aktif olmasını engellemektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde beslenmek ve vitamin alımı bu konuda faydalı olacaktır.
Temas
HPV nin bulaşma yolu ten teması veya virüsün temas ettiği alanla temastır. Bunlardan ten teması daha risklidir. Bulaşmasının daha riski olması ise ıslak zemin veya ıslak tenle alakalıdır. Kuru ciltler, kuru alanlar da risk oranı azdır.
Örneğin havuz, hamam gibi ıslak zeminlerden bulaşma riski daha çoktur. Ayrıca genital siğillerinde bulaşmasındaki en temel faktör cinsel ilişkidir.
Hijyen
Bu sorunda korunmak için eller, ayaklar sık sık su ve sabun ile yıkanmalıdır. Kişisel eşyaların ortak kullanılmaması da virüsün bulaşmaması için etkili bir yöntemdir. Kadınlar için kuaför gibi alanların hijyeni mutlaka kontrol edilmelidir.
Siğiller tedavisi mümkün cilt lezyonlarıdır. Bu nedenle yayılmayı önlemek adına tedavi sürecine en kısa sürede başlanılması da siğillerin artmasından korunmak için önemlidir.
Tedavi
Siğil tedavisi dermatoloji uzmanları ve genel cerrahlar tarafından yapılmaktadır. Dermatoloji uzmanları tedaviyi krioterapi adı verilen bir teknikle yaparken genel cerrahlar lazer, elektrokoter ve radyo frekans uygulamalarını kullanmaktadır. Birde ameliyat yöntemi bulunmaktadır. Oldukça dezavantajlı olması nedeniyle önerilmemektedir.
Krioterapi
Sıvı nitrojen ile siğilin tahrip edilmesi esasına dayanan bir tedavi uygulamasıdır. Sonrasında şişlik, kızarıklık ve ağrı oluşması muhtemeldir. Ayrıca uygulama esnasında da oldukça acı vericidir.
Sıvı nitrojenin sağlıklı dokulara da zarar verme riski bulunmasından dolayı pek tavsiye edilen bir uygulama değildir.
Radyo Frekans
Elektrik enerjisini radyo dalgalarına dönüştüren radyo frekans cihazı ile uygulanır. Yüksek ısıya dönüşen radyo dalgaları istenilen alanda istenilen boyutta doku tahribatına neden olur. Bu sayede siğillerden kısa süre ve iz kalmadan kurtulmak mümkün olmaktadır.
ElektroKoter
Sağlık ile alakalı kişilerce bilinen fakat toplumda pek bilinmeyen bir cihazdır. Koter cihazı. Tıp alanında oldukça başarılı tedaviler uygulanmasında etkili bir cihazıdır. Yüksek ısı yayan bir cihaz olması sayesinde deride neşter ile aynı işlevi uygulayarak kullanılabilir. Bu sayede tıpkı Rf tekniğinde olduğu gibi koter uygulamasında da istenmeyen dokular ( siğiller) ciltten ayrılabilmektedir.
Tahrip edilmek istenen doku cihaz yardımıyla sağlıklı dokuya ulaşana kadar tahrip edilir. Sağlıklı dokuya ulaşıldığında ise işlem tamamlanmış olur. Her ben için 1 dakikadan daha az bir süre yeterli olmaktadır.
Lazer Tedavisi
Tedavi alanı kısıtlı olan bir tekniktir. Yalnızca yüzeysel siğillerde başarılı sonuçlar vermektedir.
İlaç Tedavisi
Halk arasında siğillerin yerinden düşmesi, kopması, çürümesi için tavsiye edilen ve bilimsellikten uzak birçok yöntem bulunmaktadır. Bunlar maalesef ki tedavi için hiçbir yararı olmayan uygulamalardır. Aksine sağlıklı dokunun zarar görmesine ve kanama oluşmasına dahi neden olabilmektedir.
Yukarıda bahsedilen yöntemlerle tedavi olmak istemeyen veya tedaviden önce ilaç veya bitkisel ürün kullanımını denemek isteyen hastalar veregen kremi kullanabilirler.
Veregen Nedir? İçeriğinde Ne Var? Nasıl Kullanılmalı?
Veregen içeriğinde yeşil çay özleri bulunan bitkisel bir siğil kremidir. Antiviral yani virüs öldürücü etkisi ile siğillerin tedavi edilmesinde kullanılmaktadır. Tavsiye edilen dozda ve süreçte kullanılması önerilmektedir. Aksi halde yan etkiler ortaya çıkabilmektedir.
Veregen günde 1 ila 3 kez arasında ve maksimum 16 hafta boyunca uygulanmalıdır. Bu şekilde kullanım ile başarılı sonuçlar elde edilebilir. Yalnız unutulmamalıdır ki ürün kullanımı her zaman kesin sonuç vermemektedir. Bu şekilde sonuç alınmaz ise mutlaka yukarıda bahsedilen uygulamalar denenmelidir.
Krioterapi ile tedavisi yapılan ancak sonuç alamayan 13 yaşındaki bir çocuk 2 ay boyunca günde 3 kez veregen kullanmıştır. Ve süreç sonunda lezyonlarının tamamının iyileştiği gözlenmiştir.
Referanslar
http://sagens.erciyes.edu.tr/dergi/2017-2/pdf/Ufuk.pdf
http://www.istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/deri_zuhrevi/dr_sertac_sever.pdf